Exodus - Shovel Headed Kill Machine ~ iki seksen virgül kırk yedi...

Exodus - Shovel Headed Kill Machine

19 Şubat 2008 Salı

Rob Dukes - Vokal
Gary Holt - Gitar
Rick Hunolt - Gitar
Jack Gibson - Bas
Paul Bostaph - Davul

Müjdeler olsun nihayet alıştım Rob Dukes'e. Ya da daha doğrusu 2000'lerdeki Exodus'a. 90'ların ikinci yarısında 1-2 yıllık konserlerle geçen aktivitelerinin dışında ortalarda görünmeyen grup 2001'de tekrar birleşip türlü badireler atlattıktan sonra (misal Paul Baloff'un ölümü) 2004'te Tempo of the Damned ile geri dönmüştü. Eski kayıtların yanında bir fark vardı ama çıkaramadım ne olduğunu. Neyse işte o albüme de alıştım nihayet ama nasıl olsa ileride bir de Tempo of the Damned yazısı yazarım diye alıştığım şeyi Rob Dukes'e kıvırıyorum.

Rob Dukes'e kıvırıyorum. Çünkü Exodus'u ilk "gördüğüm" zaman, Now Thy Death Day Come klibiydi ve benim tahmin ettiğim Exodus'tan çok farklıydı. Bir kere beklediğim şey yavaştan kırışıklıkları başlayan amcalardı. Sonra tabi daha oturaklı, daha akıcı bir müzik, daha temiz (ama hala kart) vokallere sahip olan bir grup idi benim beklediğim. Bunların yerine modern thrash metal grupları görünümünde (kötü bişey söylemiyorum, benim giyimim de grup logolu tişörtlere sahip olmamam dışında buna yakın şeyler), özellikle de thrash metal gruplarından pek beklemediğim irilikte bir vokaliste sahip bir grup gördüm. Thrash metalde vokalist dediğin ince olacak arkadaş! Heh heh.

Gel zaman git zaman 80'lerdeki albümlerini artık ezberledikten sonra tekrar günümüz dönemindeki Exodus'a kendim için bir şans daha verdim ve nihayet "geçer" dedi bünyem kendilerine. Bunda tabi gerçekten aşırı sert şeylere ihtiyacım olduğu zamanlara denk gelmesinin de payı var. "Hoaaa çok sertim ben!" gibisinden bir mesaj vermek için demiyorum, aşırı stres ve sinir sahibi olunduğunda bu bir müzik zevki olmaktan çıkıyor, adeta bir ihtiyaç haline geliyor. Shovel Headed Kill Machine ise bu ihtiyacı fazlasıyla karşılayacak kadar "ağır" bir albüm. Bu ağırlık ilk zamanlarda albümün akıcılığını görmemi engellemişti ama hakkını vererek dinlediğimde gayet akıcı olduğunu gördüm. Ayrıca yine gayet, akılda kalıcı kısımlara da sahip. İkinci şarkı Deathamphetamine'in salt bas ve davuldan oluşan girişini kim unutabilir ki 1-2 dinlemeden sonra? Albümle aynı adı taşıyan şarkının nakaratında bütün kadronun birden "Shooovel heaaaded!" diye bağırması hele ki albüme adını verirken nasıl akıldan çıkabilir ki? Daha çok yer var ama herkesin akılda kalıcı bölümü kendine, burada albümü dinlediğimi kanıtlamaya çalışmıyorum heh heh.

Gruba katılmadan evvel iki aydır California'da gitar teknisyenliği yapan Rob Dukes'ün hikayesi de çok ilginç. İlk zamanlar onların da teknisyeni görevini üstleniyor, ta ki Steve Souza kovulana kadar. Zaten ekipten bir tek onunla anlaşamıyormuş. Bundan önceki albüm Tempo of the Damned dolayısıyla ikisini karşılaştırmak gerekirse, aslında yaklaşık olarak benzer stillere sahiplermiş meğer (tabi ki Souza'nın Tempo of the Damned'deki tarzını diyorum, öncesiyle alakası yok Rob Dukes'ün). Bunu da şimdi anladım heh heh. Bazı yerlerde neredeyse brutale kaçacak bir sesi var Rob'ın. Özenli değil, salt bağırma üzerine. Zaten kendisinin yetişmesi de bu şekilde olmuş, temiz vokallere hayranlık duymasına rağmen (Iron Maiden misal) hiç bir zaman bunu beceremeyeceğini bildiğinden bizim taraflara geçmiş (öhöm açıkçası ben de brutale yakın şarkı söylüyorum o yüzden "bizim"). Yine de thrash metalde çok da alışık olduğumuz bir tarz değil, aklıma daha çok sonu "core" ile biten müzikleri getiriyor. İlk zamanlar belki de kendisinin varlığına soğuk bakmamın nedeni bu olsa gerek. Tabi bir de Now Thy Death Day Come'ın giriş kısmının aklıma bunu getirmesinin ve albümde bazı bölümlerin bu şekilde olmasının da payı var.

Albümdeki şarkıların hepsi de birbirine yakın şeyler. Hepsi de muazzam ağırlıkta, en fazla hızları farklılık gösteriyor. İki gitar bir bas bir davul dörtlüsünden başka bir enstrümana hiç yer verilmemiş, değişik gitar tonları neredeyse hiç denenmemiş (kaçırdığım yer olabilir diye "neredeyse" diyerek pay bırakıyorum). Albümün başından sonuna kadar ortalık dağılıyor resmen. Üstelik kapağı da aynen destekliyor bu olayı. Gerçekten şahane bir kapağı var, zaten albümü dinle(ye)mediğim zamanlarda bile baya sevmiştim çalışmayı. Mix ve mastering koltuğunda "efsane prodüktörler" arasında gösterilen Andy Sneap var. Davulda Forbidden, Testament ve Slayer'dan tanıdığımız Paul Bostaph var, Gary Holt ve Rick Hunolt gibi eskiden beri bildiğimiz gitaristler var.

Birkaç ay evvel bu albüm hakkında böyle şeyler yazacağımı söyleseler güzel bir "hadi canım!" derdim ama dünya hali işte, insana neler sunduğu hiç belli olmaz. Dinlemediyseniz bir deneyedurun siz, ben de bu sırada Karma's Messenger dinleyerek koşturmaya başlayayım yavaştan. Bir metal klişesi olan "Vengeance is mine!" cümlesi hiç bu kadar güzel olmamıştı.

  1. "Raze" – 4:17
  2. "Deathamphetamine" – 8:31
  3. "Karma's Messenger" – 4:15
  4. "Shudder to Think" – 4:49
  5. "I Am Abomination" – 3:25
  6. "Altered Boy" – 7:37
  7. "Going Going Gone" – 4:59
  8. "Now Thy Death Day Come" – 5:11
  9. "44 Magnum Opus" – 6:57
  10. "Shovel Headed Kill Machine" – 2:57
  11. "Purge the World" – 4:01

0 adet yorum var.: