The Cursed - Room Full of Sinners ~ iki seksen virgül kırk yedi...

The Cursed - Room Full of Sinners

3 Şubat 2008 Pazar

Bobby Ellsworth - Vokal
Dan Lorenzo - Gitar
Job the Raver - Bas
Mike Cristi - Davul

Tepeye not: Bu yazıyı zamanında Boo!'nun 15 Ağustos 2007'deki yirminci sayısı için yazmıştım.

Yıllanmış müzisyenlerin bir davranışıdır; artık yeni bir şeyler denemek isterler, yaptığı şeylerden farklı. Kimisi bunu solo çalışmaya giderek gerçekleştirir, kimisi bir yan grup kurar. Kimi de zaten mevcut grubuyla yapar bunu ki, bu baya riskli bir harekettir. Hele hele müzik tarzlarının çerçevesinin iyice belirgin olduğu metal müzik yapıyorsa bu müzisyen, yeni şeyleri kendi grubuyla yapması intihar gibi bir şey olur. Örnekleri saymaya gerek yok, herkesin bildiği gruplar. The Cursed, buradan konuya tam olarak ikinci maddeden giriyor.

Aylardır meyve vermesini beklediğim bir grup The Cursed. Bu senenin başında bomba isimlerin bir araya gelmesiyle oluştu. Vokalde Overkill’den bildiğimiz, benim de gruba olan ilgimi kökleyen isim Bobby Ellsworth var. Gitarda Hades’ten Dan Lorenzo, basta Murder 1’dan Job the Raver ve davulda Non-Fiction’dan Mike Cristi var. Dördü de kendi kategorisinde bolca görmüş geçirmiş müzisyenler. Doğal olarak grup belki yeni ama ortada bir “çöm”lük yok.

Daha önce Evil in the Bag ve God in France adlı iki adet şarkılarının kısa halini salmıştı grup Internet’e. Onlar bile beni baya sabırsızlandırmaya yetmişti. Geçtiğimiz ay içinde çıkan Room Full of Sinners’ta bu iki şarkının yanında 9 adet daha parça var. Her ne kadar bu kelimeyi kullanmayı sevmesem de, karşılayacak daha iyi bir sözcük bulamıyorum; albüm gerçekten de çok “cool” bir havaya sahip. Türkçeleştirmek için çabalamam gerekirse, “oh bebek havası” da diyebilirim albümü tanımlamak için. Ağırdan alan ritimlere, insanı keyiflendiren riflere sahip her şarkı. Grubun denemek istemiş olabileceği yeni şeyler aralara caz etkileşimli kısımlar katmak olabilir. Bazı şarkılarda sololar gitar yerine saksafon tarafından atılıyorlar.

Genel olarak müzik sert, ama boyun ağrıtacak kafa sallama yerine; küçük genlikli kafa hareketleriyle ritim tutmanızı sağlıyor. Bir elinizde bira (araya not: lütfen sorumlulukla tüketiniz heh heh), bir bacağınızı öbürünün üstüne erkek usulü atmışsınız, kafanızı The Cursed eşliğinde hafifçe ritimliyorsunuz… Bundan öte keyiflisi var mı azizim? Albümde hiç sinir harbi yok, hız yapmaya çalışmalar yok, rahat rahat ilerliyor zaten müzik. Ortamı direkt hazırlıyor yani. Yeni sezonda tüm barlara önerim, döndürüp döndürüp Room Full of Sinners’ı çalmalarıdır heh heh.

Çoğumuz grup üyelerinin esas gruplarından en çok Overkill’i tanıdığı için şimdi The Cursed’ü Overkill ile karşılaştıracağım biraz. Öncelikle iki grup arasında çok fazla benzerlik yok. Önümüzdeki aylarda Overkill de yeni bir albüm çıkaracak. Biri gelse, onların yeni albümü diye bunu dinletse, muhtemelen inanmazdım bunun Overkill olduğuna. Birinci nedeni, alt tür farklılığı. Overkill’de thrash metal usulü taramalı rifler oluyor. “Tır tır tır tır” diye gidiyor gitara her vuruşta dikkat ederseniz. The Cursed’de biraz daha yayık gitarlar. İkinci neden, Overkill’in en karakteristik özelliklerinden biri olan D.D. Verni’nin The Cursed’de çalmaması. Hayatımda duyduğum en güçlü baslardan biri, o kadar gürültünün içinde bile bariz duyulabiliyor. Şarkıların aralarında diğer gitarlar susuyor, bas tek başına konuşuyor arada falan. Tabi bu duruma The Cursed’de rastlamak mümkün olmuyor. Rastlamayınca da “Bu Overkill değil kardeşim, kandırma şimdi sabah sabah” dedirtiyor olta sarkıtılan adama. Üçüncü nedeni bulamadım, ama bu karşılaştırma “vokalist nereye ben oraya” mantığını yıkmak için yeterli sanırım. İlla ki Overkill’e benzetmek istiyorsak, I Hear Black albümünü buna benzetebiliriz, heavy metal’e daha yakın olduğu için.

Uzunun kısası, Room Full of Sinners gayet taze bir albüm, ama içeriğinde “ermiş” müzisyenler taşıdığı için “olgun” bir tada sahip. Türkiye’ye gelmiş midir CD’si (veya küçük ihtimal kasedi) bilmiyorum ama buradan satın alarak temin etmeniz mümkün. Ondan sonra gel keyfim gel yaparız hep beraber artık heh heh heh.

  1. "Sweeter" – 3:31
  2. "Evil, in the Bag" – 3:02
  3. "Wij Leven als God in Frankrijk" – 3:05
  4. "Breaking Her Down" – 0:57
  5. "Best of the Worst" – 2:57
  6. "Native Tongue" – 4:36
  7. "Serpentine Slither" – 3:43
  8. "All's Right" – 3:03
  9. "One Time" – 4:19
  10. "Queen of the Dawn" – 3:06
  11. "Generate Her" – 4:54

0 adet yorum var.: