Tom Angelripper - Vokal, bas
Bernemann - Gitar
Bobby Schottkowski - Davul
Bu aralar Boo! dergisinde devam eden "En iyi 50 albüm" konusuna eğer şimdi başlasaydım o 50 albümün arasında zirveye oynayanlardan birisi, şu anki mevzumuzun bahsi albüm M-16 olacaktı. Aslında tabi listenin geri kalanını istediğim gibi manipüle edebilirim, benim dışımda kimsenin de ruhu duymaz ama sadık kalmak lazım olaya.
M-16'yı son birkaç haftadır dinlemekteyim, diğer Sodom albümlerinin yanında. Bu yazıyı yazdığım günün dününün gecesi, aslında bugünün ilk saatleri, yani saat 2-3 suları, çeviri yapmaktan ve geç yatmaya alışkın olmayan bünyeyi bu saatlere bırakmaktan bitkin düşmüşüm. O saate kadar da Sodom albümlerini art arda patlatmışım. En son da M-16'yı dinliyorum, diğer yandan çok yavaş bir şekilde öbür işlerimi yapıyorum. İşte ne olduysa o an oldu. Birdenbire tüylerim diken diken olmaya başladı, müzikten gerçekten haz almaya başladım, evde tek başıma olsam ve komşular da olmasa bilgisayarın başında "holeloooy! helelooooy" diye bağıracaktım sevinçten. Naptınız bre Alman üçlü? Bu kadarı da yapılır mı bu vakitte? Bir albüm hem taş gibi olacak, hem içli olacak, hem konu bütünlüğü içinde olacak, hem de bu bütünlükte her bir şarkı birer birer hatırlanabilir nitelikte olacak? Yok artık Lebron James!
Şimdi bu yazıyı tamamen bu albümün gazı altındayken yazıyorum, dolayısıyla birkaç gün ya da hafta sonra bu kadar coşkulu görüşlere sahip olmayabilirim bu albüm hakkında. Ama bu yazıyı tamamen M-16'ya methiye yazmaya adamak istiyorum. Tabi arada bilgiler de verelim. Mesela bu albüm bir konsept albüm, tümüyle Vietnam Savaşı'nı konu alıyor. Yalnız sözleri tam manasıyla incelemedim, henüz tam olarak hangi taraftan bakıyorlar olaya bilemeyeceğim. Sonuçta sözleri incelemeden önce bir de tarihi belgelere bakıp Vietnam Savaşı üzerine bilgi sahibi de olmak lazım. Sadece bu albümü anlamak için değil, illa anlamaya da gerek yok ama genel kültür açısından. Bence müziğin görevlerinden birisi zaman zaman da bu olmalı, dinleyicisini işlediği konu üzerinde araştırma yapmaya, bilgi sahibi olmaya motive etmeli.
Albüme tabi doğal olarak bir savaş havası hakim, her şarkıda bunu hissetmek mümkün. Şarkılar arasında hiç çıkıntı olanı, "ne alaka?" dedirteni yok. Sondaki The Trashmen coverı Surfin' Bird bile albümün bütünlüğü dahilinde. Oysa ki baya eğlenceli ve hatta saçmalayan (bazen saçmalamak güzeldir) bir şarkı. Ama zaten orijinali de Savaş döneminde yazılmış, o havayı solumuş ve hatta yine Savaş ile ilgili diğer mecralarda da yer almış. Sodom da zaten buna göre seçmiştir herhalde şarkıyı. Zaten neredeyse her albümün sonuna eğlenceli bir cover yerleştirmeyi gelenek haline getirmişler, burada da hem geleneği hem de konsepti bozmuyorlar.
Albümde çok damar şarkılar var. Genel olarak damar olarak söylenemeyecek bazı şarkıların da damar rifleri var. Mesela albüme adını veren şarkı. İlk defa dinleyen birine parçalar halinde dinletilse ve ilk önce "We shoot'em down" nakaratı gelse "neresi damar bunun arkadaşım?" diye soru yöneltmesi doğal olur. Ama şarkının temel rifi hiç de öyle değil. Ondan sonra Napalm in the Morning, girişindeki monolog ile belgesel havası veren, albümün en içli şarkısı. O monolog dediğim şey de zaten Apocalypse Now filminden alınmış. I am the War ise en gaz şarkı ki, 2. sırada zaten, albüm esas onunla başlıyor. Among the Weirdcong zamanında Pandora adlı sitenin buralarda da hizmet verdiği güzel günlerde keşfettiğim bir şarkı, hemen ilk başta. Bu saydığım dörtlü zaten genelde konserlerde çalınan şarkılar. Onun dışında dikkatimi çeken şarkı ise Surfin' Bird'ü saymazsak kapanış şarkısı olan Marines. Hakikaten şahane, ortasında geçen ve Full Metal Jacket filminden alınan asker marşları insanda "asker olsak da savaşa gidiversek hemen" diye bir şey uyandırıyor.
Bu gazla işin tekniğine bakmıyorum, sadece şahane şarkılar var aklımda. Saymadığım diğer şarkılar da araları çok güzel dolduruyor ve albümün konusunu başarıyla tamamlıyor. Her bir akor, her bir davul vuruşu güzel bir hoparlör ya da kulaklıkla dinlenildiğinde ruhu fevkalade besliyor (bu yazıyı yazarken monitörün hoparlörlerinden, dün geceyse kulaklıktan dinliyordum da ondan bu kanıya vardım heh heh). Thrash metal sevip henüz dinlemediyseniz M-16'yı sıradakiler listesinin üst sıralarına tırmandırmanızı tavsiye ederim.
- "Among the Weirdcong"
- "I Am the War"
- "Napalm in the Morning"
- "Minejumper"
- "Genocide"
- "Little Boy"
- "M-16"
- "Lead Injection"
- "Cannon Fodder"
- "Marines"
- "Surfin' Bird"