Eric Adams - Vokal
Joey DeMaio - Bas
Ross Funicello - Gitar
Donnie Hamzik - Davul
Demir, çelik, güç, kuvvet… Metal! Manowar’u tanımlamak için cümlelere gerek yok, kelimeler yeterli. Tabi bazen işin epikliğini cıvıttıkları zamanlar oluyor, işte o zamanlar pek dinlemiyorum kendilerini. Hep böyle serseri imajı taşısınlar, bıraksınlar gururlu savaşçı imajını falan. Sonra gotik metal grupları Lacuna Coil ve Theatres des Vampires dışında herhangi bir büyük sayılabilecek grubu olmayan İtalya’dan Nanowar diye bir grup dalgacı çıkıp madara etsin Manowar’u. Ha isterim, İtalya’dan çıksın böyle bir sürü heavy metal, thrash metal falan, hatta kendi dillerinde söylesinler geliştirelim kursuna gittiğimiz dili ama adam gibi gruplar çıkacağına geliyor uyuz bir grup saçma sapan şarkılarla iyi bildiğimiz bir grupla dalga geçiyor. Olacak iş mi?
Neyse, biz esas, M harfiyle başlayan grubumuza gelelim. Battle Hymns herkesin bildiği gibi Manowar’un ilk albümü. Sonraki albümlerde de neler yaptıklarını biliyoruz. O zaman doğrudan kıyaslayalım onlarla. Sonraki albümlerin çoğunun çoğu kısmında böyle epik havalar eser. Eski zamanlardaki savaşçılar konu alınır. Elektrik yoktur, egzoz salan gürültülü makineler icat edilmemiştir henüz. Epiklik gereği zaman zaman yavaş şarkılar, baladlar da yer alır albümlerde. Ama grubun bir kimliği daha vardır bundan farklı olarak. O da motorcu kültürü. Bu eski zamanlardan bahsetmedikleri zamanlar bunlara dayanırlar. Öyle bir keyifli olur ki azizim, keşke bütün kariyerlerini buna adasalar derim. Lakin, heyhat. “Epik olacağız” diye tutturmuşlar bir kere.
Battle Hymns’de yukarıda anlattıklarımın aksine ağırlıklı olarak daha bir serseri, daha bir rock’n roll hava hakim. Motosiklet sesleriyle açılan Death Tone bunu duyuruyor. Sonraki dört şarkı da tam bir rock’n roll havasında geçiyor. Muazzam bir akıcılık ve tempo. İnsan “motorum olsa da sürerken bu şarkıları dinlesem keşke” diyor adeta içinden. Yoldaki kesik çizgiler gibi akıp gidiyor notalar. Albümdeki son iki buçuk şarkı ise artık grubun epik karakterini ortaya koyuyor. Ama bu iki buçuğun ilki olan Dark Avenger bir geçiş formunda. İlk başlarda epik, ama ikinci yarısında hızlandıkça epikliğinden bir şey kaybetmemesine rağmen oldukça eğlenceli bir hale geliyor. İnsanın aklı Orta Çağ Avrupası’nda geçen filmlere gidiyor, iyi ve kötüyü anlatan ama eğlenceli bir tempoda geçen bir film. Ooo azizim. Şu satırları yazarken tam da bu şarkının bu kısmı çalıyor ki, mest oluyorum şahsen. Şimdi William’s Tale’in giriş görevi üstlendiği Battle Hymns şarkısı başlayacak, kötü olan şey bu işte. Saf epik bir havaya sahip bu albüme adını veren son şarkı. Ve ben şahsen albümün geri kalanını bu şarkıya tercih ederim. Tamam yerden yere vurdum şarkıyı, yine de güzel sayılır diyerek dengeyi kurmaya çalışıyorum heh heh.
Neticede Battle Hymns denen albüm heavy metal tarihinin en mühim albümlerinden birisi. Manowar’u efsane sayanlar için bir efsanenin başlangıcı, 80’ler manyakları için o dönemin motorcu ruhunu yansıtabilen güzel bir albüm, her heavy metal seveni için ise tam bir klasik.
Yazıyı sonlandırırken yaptığım küçük bir araştırmadaysa iki sonuca vardım. Birisi, az evvel methettiğim Dark Avenger şarkısındaki anlatıcı kısmını Orson Welles seslendiriyormuş. Öbürü ise, az evvel burun kıvırdığım Battle Hymns adlı şarkı, heavy metal severler tarafından grubun en iyi şarkılarından birisi sayılıyormuş. Dolayısıyla bundan sonra çevreme dikkatli bakarak yürüyeceğim, sağlık için, heh heh.
- "Death Tone" – 4:48
- "Metal Daze" – 4:18
- "Fast Taker" – 3:56
- "Shell Shock" – 4:04
- "Manowar" – 3:35
- "Dark Avenger" – 6:20
- "William's Tale" – 1:52
- "Battle Hymn" – 6:55
0 adet yorum var.:
Yorum Gönder