Judas Priest - Painkiller ~ iki seksen virgül kırk yedi...

Judas Priest - Painkiller

20 Nisan 2008 Pazar

Rob Halford - Vokal
K.K. Downing - Gitar
Glenn Tipton - Gitar
Ian Hill - Bas
Scott Travis - Davul

İtiraf ediyorum, bu yazıyı yazdığım şu anda dinlediğim tek Judas Priest albümü Painkiller. Onu da zamanında Zor dergisinde okuduğum bir kritiğin gazıyla edinmiştim. 10 üzerinden 10 vermişti yazar kişi bu albüme. Sonra dinledim baktım, oo dedim, hakikaten de klasikmiş kendileri. Bir başka itiraf da bu albüm sürekli dinlediklerim arasında değildir, ara sıra nadiren estiği zaman dinlerim. Ama her dinleyişimde muazzam bir tat, muazzam bir müzik ziyafeti azizim… Hele bir keresinde elektrikler kesilmişti, mum ışığında ders çalışayım demiştim, bu arada da bu albümü dinliyorum. İnanılmaz bir keyifti. Evde tek başıma yaşasam herhalde hobilerimden birisi ışıkları söndürüp mum ışığı eşliğinde Painkiller dinlemek olurdu.

Epik ama günümüze yakın. Zaten şarkılardaki epiklik böyle olmalı. “Toplanın hadi adam dövmeye gidiyoz” tarzında mesela. Ya da “o kadar vücut çalıştım ki zincirimi kırarım motorumla turlayıp hava atarım” gibi. Bu söylemler All Guns Blazing’in girişindeki salt vokalin olduğu kısmı duyunca aklıma geldi. Neredeyse tüm şarkılar da bu havada seyrediyor zaten. Tam motor işi. Ama bu sefer dağ bayır gezmeye değil de adam dövmeye gider gibi düşünüyorum niyeyse. Bunda maço ve kuvvetli müziğin de payı çok büyük hiç kuşkusuz. Heavy metal tarzına imza olabilecek kısımlara sahip şarkılar hep.

Öne çıkan şarkıları saymak gerçekten zor benim için. Anca şu anda çalan Metal Meltdown’daki solo düellosundan bahsedebilirim. Bir sağdan bir soldan çok güzel solo manyağı oluyorsunuz. Ayrıca diğer şarkılardan farkı birkaç yüz metreden fark edilebilecek tek şarkı A Touch of Evil. Albümde sentezleyici kullanılan tek şarkı olduğu yazıyor ama o zaman Nightcrawler’ın başındaki kısım nedir diye sorarım buradan Vikipedi’ye yazan kişiye. O da duymaz beni tabi, yabancı zaten. Neyse, A Touch of Evil hakikaten diğerlerinden bir miktar farklı bir şarkı, ama bir o kadar da en çok tüy dikenleştiricisi özelliği taşıyor. Bir miktar daha yavaş tempolu, ama yine bir o kadar da gayet damar melodilere sahip bir şarkı. Sözleri şeytani ele geçirilme üzerine gibi görünse de Rob Halford Metal Hammer’a verdiği röportajda bunun aslında metaforik bir aşk şarkısı olduğunu söylüyor. Söz konusu metafor olunca her şey mümkün azizim heh heh. Ayrıca söz muhtevadan açılmışken şarkı olan Painkiller’ın konusuna da değinelim (sen sağol Vikipedi). The Painkiller denen şey kurgusal bir mesih imiş. Metal bir mesih olan The Painkiller (ya da “metal mesihi” de olabilir belki. İngilizce dilinin kendi basitliğine verelim bunu) (ama kapaktaki karakter de metalden) dünyaya kötülüğü ve insanlığın yok edilişini önlemek üzere gönderiliyor. Gerisini de şarkı sözlerinde anlatmışlardır herhalde artık.

Diğer albümleriyle malum nedenlerden ötürü kıyaslayamıyorum ama herkes “Painkiller en iyi albüm” dediyse vardır bir şey deyip susmak lazım. Hatta bilir misiniz sevgili okurlar, bir ara Boo!’da “10 Klasik Metal Albümü” diye bir yazı yazayım demiştim de vazgeçmiştim. O onlunun içinde bu albüm de vardı. Niye ilk 50 içinde 28. sıraya koyduğumu sorarsanız, o da listenin aşırı kişisel olduğundan dolayıdır. Dedim ya, uzun aralıklarla dinliyorum. Ama dinledim mi de mest oluyorum şahsen. Günün birinde kocaman bir motorum olursa arkasına Leather Rebel yazdırmam dileğiyle (liselim yazmaktan iyidir herhalde heh heh), iyi dinlemeler.

  1. "Painkiller" – 6:06
  2. "Hell Patrol" – 3:37
  3. "All Guns Blazing" – 3:58
  4. "Leather Rebel" – 3:35
  5. "Metal Meltdown" – 4:48
  6. "Night Crawler" – 5:45
  7. "Between the Hammer & the Anvil" – 4:49
  8. "A Touch of Evil" – 5:45
  9. "Battle Hymn" – 0:58
  10. "One Shot at Glory" – 6:49

0 adet yorum var.: