Serdar Tuksal - Vokal
Murat Ersöz - Gitar
Mustafa Erman - Bas
Alper Yarangümeli - Davul
Tepeye not: Bu yazı Boo! dergisinin 37. sayısında yayınlanmıştır, yeni yazmadım eski yazdım.
Yerli heavy metal efsanelerinden Dr. Skull’ın şu anda kapağını görmekte olduğunuz albümü üzerine konuşmak isterim. 1994 yılına gelince vokalisti değişen, şarkı sözlerinin dili değişen ama kendisi değişmeyen grup iki albümdür yaptıkları kelime oyunlarına nispeten daha zayıf da olsa devam ediyor Hershey Yolunda diye. Günümüzde yapılsa hiç hoş karşılanmayacak olan hareketi, isterseniz adam kayırmaca deyin ama Dr. Skull yıllar evvel yaptığı için hiç kınamıyorum. Varsın olsun, hepsi canımız ciğerimiz. Zaten eleştiri amaçlı yapılmış bir şey, sonundaki o !? işaretini görmüyor musun arkadaşım?
Hershey Yolunda, ne olduğunu bir türlü anlayamadığım kapak resminin (belki de fotoğraftır) (doğaçlama düzeltme: kapaktaki şeyler koyunmuş, ortadaki hariç hepsi beyazmış, ortadaki kara koyunmuş) üzerine pembe renkle yazılan grup logosu ve albüm adıyla daha da bir bağrıma bastırıyor kendini. Özensiz işler bazen böyle yapabiliyor işte. Amatör hava mı dersiniz, yokluk mu, yoksa hakikaten “sallamıyoz biz böyle şeyleri” demek mi bilemem ama daha samimi geliyor böyle şeyler. Hele günün birinde kasetini bulursam ne yapıp edip yazlıktan getirttiğim gibi bozulan kara kutu şeklindeki teybi tamir ettirip onun mono hoparlöründen boğuk boğuk dinleyeceğim. Evet en büyük emelim bu heh heh.
Albümde müzik ile sözler tezat oluşturuyor. Müzik baya eğlenceli giderken, sözlerse oldukça muhalif, sorgulayan, duyarlı bir karakterde. Müzik için heavy metal diyoruz ama Dr. Skull geleneği olan punk etkileri de bolca yer buluyor bu albümde. “Ayaklarım zincir / Dört bir yanım duvar / Elim cebimde / Cebim delik / Elimde ne var?” şeklindeki nakaratıyla efsaneleşmiş şarkı Elim Cebimde bu albümde. Daha neler neler var. Mesela Zaman adlı şarkının girişindeki sözlere ilk kez kulak kabarttığımda yaşadığım şoku hala hatırlarım: “Doğuya giden bir gemi güvertesinde, batıya koşar insanlar belki de”. O andan itibaren sözlere çok daha dikkat ettim ve ilk dinleyişlerimden çok daha farklı bir albüm buldum karşımda. Gazeteyi okuyup ilgili kişilere günlük “vay eşşek herifler” sözümü söyledikten sonra bir fincan kahveyle beraber çok güzel gidecek anlara sahip bir albüm.
Yıllar geçmesine rağmen kesinlikle anlattığı, eleştirdiği şeyler hala geçerliliğini koruyor. İnsanlar hala para hırsları yüzünden ormanları yakıyor, oldubittiye getirip oteller dikiyor. Bir yandan insanlar cahilliğe ve fakirliğe maruz bırakılırken diğer tarafta halen daha kendisini tehdit eden şeyleri görmezden gelen duyarsız bir kitle var. Halen daha bazı yerlerde oruç tutmayanlar, içki içenler, kısa giyinenler ve o kafanın “hoş göremeyeceği” diğer şeyleri yapanlar dayak yiyor. Hala kendisiyle belki de hayatı boyunca bir münasebete girmeyeceği devlet liderlerinin hırsları yüzünden yaşadığı yerler bombalananlar var. Sağ çıkabilirse ne ala. Albümü dinledikçe bunlar aklımıza geliyor ve bunların hala devam etmesine mi üzülelim, yoksa bu albümün zaman içinde eskimeyecek kadar nitelikli olmasına mı sevinelim, orası biraz karıştırıyor aklı tabi. Ama albümün tadını çıkarıp o yıllarda yapılan müziği hayran hayran dinlemek kişisel ruh sağlığımız için daha iyi olsa gerek. Çünkü bildiğimiz Dr. Skull mizahı bu albümde de devam ediyor.
Gökova şarkısında nakaratta “kötü kelime” sayılabilecek bir kelimeyi öyle bir sansürlüyor ki, belki de ilk defa sansüre alkış tutuyoruz (“’Ih!’ yolu” da ne ola ki?). Daha başka, Sen adlı şarkı var. Sevgiliye yazılmış yavaş, romantik bir şarkı diye dinliyoruz, ta ki sonunu öğrenene kadar. Öğreniyoruz ki, şarkının esas oğlanının sevgilisi hakikaten b.k gibiymiş heh heh. Şarkının o dakikaya kadar duyduğunuz sözleri işte o zaman bir anlam kazanıyor, ikinci dinleyişinizde kahkaha tufanı şekline geçiyor şarkı.
12 şarkı, 41 dakika. Yani şarkılar çok uzun değil, baymıyor, sıkmıyor tadında bırakıyor Dr. Skull. Tabi dağılacaklarını bilselerdi eğer, ayıp etmiş olurlardı albümü uzatmadıkları için. Ne yazık ki rock müzik 90lar yerine 2000'li yıllarda rağbet gördü ülkemizde. Gerçi bugün rağbet gören şeye “rock” demeye bin şahit ister ama en azından tutunabilirlerdi (aslında düşündüm de, 1000’den fazla şahit çıkar. Kitleleri peşinden sürükleyen bir şeyden bahsediyoruz heh heh). Bu albümün ardından vokalist arkadaşımız pop müziğe yöneldi. Bu albümde hakikaten güzel söylemiş ama olmadı, racona ters her ne kadar paraya ihtiyaç da olsa heh heh. Diğer hakiki “dr” elemanlarsa doktorluk mesleklerine devam ettiler. Şu anda da öyle, hatta yurt dışında çalışıyorlar sanırım. Bizlere bıraktıkları 3 mükemmel (duygusal bakıyorum olaya) albüm için tekrardan teşekkür Dr. Skull’a.
- "Herşey Yolunda" – 2:31
- "Başlama Yine" – 2:43
- "Yeni Baştan" – 3:08
- "Zaman" – 4:58
- "Elim Cebimde" – 2:51
- "Güneşin Sesi" – 5:21
- "Yandı Herşey" – 3:17
- "Uzakta" – 2:35
- "Gökova" – 2:48
- "Sen" – 2:58
- "Yaşamak İstiyorum" – 4:32
- "Dur Artık" - 4:17