Jens Kidman - Vokal
Fredrik Thordendal - Solo gitar
Mårten Hagström - Ritm gitar
Peter Nordin - Bas
Tomas Haake - Davul
İlkbaharın son günleri, günlerden pazartesi. Akşam. Önümde bir sürü yapılacak iş, yazılacak yazı var. Dergide kendi bölümlerimi yayına hazırlamalıyım. Bir önceki gün denize gitmişim, güneş kremi sürmeden. Sürmem tabi ki, bir keresinde dinlediğim bütün bir albüm boyunca güneş altında yatmıştım ve bir halt olmamıştı. Zor yanan bir insanım zaten. Ama bu sefer bu tecrübe işe yaramadı, akşam eve döndüğümde her tarafımdan ateş fışkırıyordu. Bütün kaslarım tutulmuş, şort mayonun kapadığı yerler haricinde vücudumun her noktası kıpkırmızı, hassas oğlu hassas. Bu hassaslık kaşıntı olarak geri dönüyor, kaşıdıkça acıyordu. Bir yandan baş ağrısı da yapıyor, hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Ertesi sabah okula nasıl kalkıp gidebildim hala merak ediyorum (devamsızlık sınırdaydı da olsun, böyle deyince daha güzel oldu cümle).
Pazartesi akşamı işte, bütün o işler beni beklerken, bütün o saydığım belirtiler devam ederken aklıma sabahki sosyal seçmeli ders geliyor. Örgütsel davranış yani. Bu haftanın konuları arasında iş yerinde çalan müzikten bahsetmek de vardı. Buradan ritmik seslerin insan ritmini bozduğuna varıyorduk. Dört dörtlük ölçüde giden şarkıların insanı motivasyonunu korumakta zayıf olduğunu, sürekli çalındığında veriminin düştüğünü anlatıyordu. Turistler neden bizim dokuz sekizlik müziğimize bu kadar ilgi gösteriyor sanıyordunuz? Aksak müzik adamı harekete geçiriyor da ondan. Sadece dokuz sekizlik ritimler değil, bütün aksak müzikler için de geçerli bu.
İşte, aklıma o sabahki ders geliyor. Cuk diye oturtmuş, denk getirmiş konuyu gününe, Barbaros insanı hoca. “Madem aksak müzik insanı harekete geçiriyor, bir Meshuggah açalım da havamızı bulalım” diyorum, normalde çok nadiren dinlediğim bir grup olmasına rağmen. Başlıyor. Gitarlar girdikten sonraki hemen ilk saniyede bingo! Haklısın Barbaros adlı hocam, büyüksün, tebrikler. Baş ağrısı mı? Hadi canım! Zihnim açılıyor yahu! Birdenbire o yorgun bünye gidiyor, harekete geçiyor. Sözcükler takır takır geliyor. Klavyeyle harf resitali veriyorum resmen. Adobe Flash ile dans ediyorum ayağına basmadan. Adobe Fireworks’ü havaya fırlatıp 5 tur döndürüp aynı estetikle yakalıyorum… Zira ilk şarkı Future Breed Machine hayvan gibi affedersiniz. İnanılmaz bir agresiflikle ve yırtıcılıkla giriyor albüme. Çok hızlı, çok sinirli, çok teknik. Vücudun her uzvu oynamaya başlıyor kendiliğinden. İnsan kendine geliyor yahu! Sapına kadar haklısın Barbaros!
Albümün en başında Future Breed Machine tokadın en sağlamını vurup kendine getiriyor, ondan sonraki şarkılarda da böyle bir şey bekliyoruz. Ama bu kadar sağlam olmuyor. Olsun varsın, en azından koruyabiliyorlar ilk şarkının verdiği o şok geçirip kendine gelme halini. Bütün albüm birbirinden aksak çeşit çeşit ritimle bezeli. Beste olarak uçmuş şarkılar. Belli bir matematiğe göre bir araya getirilen notalar falan var. Bazı yerlerde her enstrüman ayrı ölçüde takılıyor, ondan sonra ölçülerinin ortak katlarının en küçüğünde (okek) bir araya gelip oradan ortak ölçüyle devam ediyorlar. Sonra tekrar ayrılıyorlar falan. Çok fantastik bir şey. Vokal de tertemiz değil, böyle fütüristik havaya uygun bir ton, ama robotik değil tabi. Aralara caz füzyon usulü bölümler de eklemişler.
Uzun lafın kısası, benim gibi deneysel müzikle ilgisi olmayan bir adamın bile ilgisini çekebilecek bir albüm Destroy Erase Improve. İlaç gibi ilaç! Hiçbir şey yapmaya haliniz yoksa takın kaseti, işinize bakın. Bilimkurgu-aksiyon tarzındaki bir filmin müziğe dökülmüş bir hali adeta. Fütüristik, tempolu, öfkeli, deneysel…
Son olarak, o akşam albüm devam ederken işlerimi bitirip bitiremediğimi merak edenlere, hayır efendim bitiremedim. Tam ikinci üçüncü şarkı civarlarındayım, pizza geldi onu yemekle uğraştım. Yemek bittiğinde albüm de bitmişti, ondan sonra yine yanık, iş görmez insan profiline geri dönmüştüm.
- "Future Breed Machine" – 5:49
- "Beneath" – 5:38
- "Soul Burn" – 5:18
- "Transfixion" – 3:34
- "Vanished" – 5:05
- "Acrid Placidity" – 3:16
- "Inside What's Within Behind" – 4:31
- "Terminal Illusions" – 3:47
- "Suffer in Truth" – 4:20
- "Sublevels" – 5:14
0 adet yorum var.:
Yorum Gönder