Six Feet Under - Graveyard Classics 3

28 Mayıs 2010 Cuma

Chris Barnes - Vokal
Steve Swanson - Gitar
Terry Butler - Bas
Greg Gall - Davul

Cover albüm olayı 1995-2000 arasında tuttu, 2000’lerde ise yeni yazılmamış bestelerle albüm yapmanın modası, bir grubun kendi eskilerini tekrardan kaydedip bir araya getirmesiydi. Six Feet Under biraz da kuruluş yılından ötürü cover albüm modasına geç ayak uydurdu, bu konudaki ilk albümü 2000 yılının sonuna doğru Graveyard Classics ile geldi. Ancak grup bu olayı çok seviyor olmalı ki, mezarlık klasiklerinin geçtiğimiz Şubat ayında çıkan üçüncüsünü dinleyebiliyoruz. “Bu bir üçlemeydi” demiyorlarsa ilerleyen zamanlarda dördüncüyü, beşinciyi de dinleyeceğimiz tahmin edilebilir.

Graveyard Classics serisinin ilk albümünde Six Feet Under, heavy metalin erken dönemine ağırlık veriyordu. Şarkıların yarısı 70’li yıllarda yayınlanmış, kalanın büyük kısmı da 70’lerin sonlarına doğru bestelenmiş şarkılardı. Graveyard Classics’in ikincisini beklemiyorduk, o yüzden “ikinci bir derleme” olmasını da beklemiyorduk. O da derlemeden ziyade, AC/DC'nin Back in Black albümünün tümünü örten bir çalışma çıktı zaten. Zaman biraz daha ilerledi, 2010’a geldik. Bu sefer üçüncü Graveyard Classics çıktı. 80’ler daha ağır bastı, 90’lara bile değinildi. 10 yıl evvel çocukluğunun müziklerini yorumlayan Chris Barnes, şimdi de ilk gençliğinin müziklerini kaydetti.

Death metali ölümüne takip eden kitleler genellikle sevmiyor bu Six Feet Under’ın cover albüm mevzularını, ancak eğlenmesini bilen kişiler için tam bir “metal partisi” malzemesi bu seri. Hele ilk dinleyişte, içinden bilinen bir şarkı çıkarsa o zaman dinleyenin keyfine diyecek yok. Six Feet Under bu sefer insanların işini biraz kolaylaştırmış, Metallica ve Slayer gibi bolca bilinen grupları koymuş. Ama yine de o kadar kolay değil, The Frayed Ends of Sanity ve At Dawn They Sleep gibi pek popüler olmayan şarkıları mevcut bu iki grubun. Şahsen diğer önceden bildiğim şarkılar Pounding Metal, A Dangerous Meeting ve Destroyer. Eh işte yarısını biliyormuşum albümün başına oturduğumda. Şüphesiz ilk defa duyduğum isim Bachman-Turner Overdrive iken, ilk defa duyduğumdan emin olmadığım, bir yerde görmüş olacağım bol deneyli, 90’ların grubu Prong da Graveyard Classics 3’te yerini alıyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse bu üçüncü albüm önceki Graveyard Classics albümleri kadar beni peşinden sürüklemedi, sıkça dinlediğim bir albüm olmadı. Ama yine de zaman zaman eğlenip kafa dağıtmak için yakın civarda bir yerde kalmalı bu albüm. Ayrıca tabi ki ekstrem müzik seven genç nesillere klasikleri aşılamak için de el altında tutulmalı. Az grup öğrenmedik cover albümler sayesinde…

  1. "A Dangerous Meeting" (Mercyful Fate)
  2. "Metal On Metal" (Anvil)
  3. "The Frayed Ends Of Sanity" (Metallica)
  4. "At Dawn They Sleep" (Slayer)
  5. "Not Fragile" (Bachman Turner Overdrive)
  6. "On Fire" (Van Halen)
  7. "Pounding Metal" (Exciter)
  8. "Destroyer" (Twisted Sister)
  9. "Psychotherapy" (The Ramones)
  10. "Snap Your Fingers, Snap Your Neck" (Prong)

Darkthrone - Circle the Wagons

23 Mayıs 2010 Pazar

Nocturno Culto - vokal, gitar, bas
Fenriz - vokal, davul

Darkthrone son 5 yıldır çıkardığı her albümünün ardından, onu konu alan albüm incelemelerinin giriş kısımları oldukça klişe bir hal aldı. Buna kendi yazdıklarım da dahil. Nasıl değiştiklerinden, yeni halleri üzerine yaptıkları yorumlarından, müzikal umursamazlıklarından bahsedildi. Şu anda aynı hataya düşmeden daha başka neler yazabilirim, bunun muhasebesini yapmaktayım.

Sağ gösterip, sol gösterip, aşağıyı gösterip, ortadan vurmak olarak tanımlar mıyız Darkthrone’un müzik macerasını? Aslında en başından beri yapmak istedikleri müziğin bu olduğunu söylediğini okumuştum Fenriz’in bir yazısında, yanılmıyorsam. İnsanın aklına doğal olarak “o zaman niye baştan beri bunu yapmadınız vay canına yandıklarım?!” sorusu geliyor. Şartlar, bütçeler falan… Şuradaki yazının son paragrafında gizli sayılır cevap.

Neticeye baktığımızda, Darkthrone kariyerinde sağ gösterdi (death metal), sol gösterdi (black metal), aşağıyı gösterdi (punk) ve şimdi de ilkel bir NWOBHM ile karnın tam ortasına vuruyor. Geçtiğimiz Nisan ayında çıkan Circle the Wagons’ta müzikteki heavy metal ağırlığı önceki albümlere göre daha çok artıyor. Bestelerin yine yarısı Fenriz, yarısı Nocturno Culto tarafından yazılmış. Herkes kendi yazdığı şarkıyı okuyor. Yine Dark Thrones & Black Flags’te olduğu gibi Fenriz’in şarkıları daha çok punk ile ilkel dönem metalin karışımı beste yazımına sahipken, N. Culto’nun besteleri daha karanlık bir havada. Ama yine bu ikilik albümde bir kopukluk yaratmıyor. Albüm bütünlüğünü koruyor. O da Darkthrone, bu da Darkthrone. Araştırmayan adam için fark edilmeyecek bir ayrım.

Şarkılar arasında yine boş yok. Bu sefer üstelik dinlerken daha coşku dolduğumu hissettim. Aklıma “adamlar konsere çıkmıyor, bari birkaç akıllı çıksa da şunların tribute grubunu kursa, konserler verse öyle izlesek” fikri geldi. Konser ortamında çalınıp coşulacak besteler var. Şarkılarda yine yoğun bir Norveç havası var. Soğuk memleket sevmem normalde, ancak yine daha evvel dediğim gibi, bu adamlar benim için Norveç kültür elçisi oldular.

Albümü beklerken şarkı isimleri yayınlandığında bizi ne beklediğini anlayabiliyorduk. Those Treasures Will Never Befall You, I Am the Graves of 80s ve I Am the Working Class daha isminden beklentileri karşılayan şarkılar. Üçünün de Fenriz ürünü olduğunu tahmin etmişsinizdir :) Yine yer yer ağır crust punk öğeleri, yer yer de ağır NWOBHM nameleri var. “Yaşasın eski usul işçi metal!” söyleminin altını dolduracak şarkılar bunlar. Ancak Nocturno Culto’nun bestelerinin de dinleme zevki bunlardan aşağı kalır değil. Özellikle yedi buçuk dakikalık Stylized Corpse şarkısı inanılmaz bir beste. Hatta Darkthrone’un bugüne kadar yaptığı en iyi birkaç şarkının arasına kesinlikle girer, bana sorsanız belki en iyisi bile diyebilirim! Şarkının sonuna dikkat, “Gitar ağladı be!” cümlesi, ilk dinleyişimden sonra verdiğim ilk tepkiydi. Öne çıkan bir diğer N. Culto bestesi ise Eyes Burst at Dawn. Dinlerken tüyler diken diken!

Albümle ilgili son olarak, iki tane şarkıda tertemiz vokallerin kullanılmasının şok edici bir öğe olduğu söylenebilir. İlginç, zamanında brutal vokali geçtim, kirli, agresif vokaller sokaktaki vatandaşı şok etmek için kullanılırken, Darkthrone takipçileri temiz vokal duyduklarında şoka uğramışlardır zannediyorum ki :)

İstanbul’da oturuyorsanız gidin edinin bu güzel albümü, Kadıköy Akmar Pasajı’ndaki Hammer Müzik’te satılıyor CD’si. Ayrıca bu ilkel müziğin meraklıları Darkthrone’un mini sitesindeki albüm önerileri ile, Fenriz’in dört seferdir yaptığı şarkı derlemelerine göz atabilir (1 2 3 4). Ben bir de şahsen Amebix’i önereyim. Hepsinde şu anki Darkthrone’dan büyüklü küçüklü bir şeyler yakalayacaksınız. Ama bu yazının esas işlevini unutmayalım, henüz dinlemediyseniz öncelik Circle the Wagons’un!

  1. "Those Treasures Will Never Befall You" - 4:21
  2. "Running for Borders" – 4:04
  3. "I am the Graves of the 80s" – 3:07
  4. "Stylized Corpse" – 7:33
  5. "Circle the Wagons" – 2:46
  6. "Black Mountain Totem" – 5:36
  7. "I am the Working Class" – 5:08
  8. "Eyes Burst at Dawn" – 3:49
  9. "Bränn inte slottet" – 4:37